18 Ocak 2009 Pazar

Melodiler

Müzik her şeydir.
Özellikle küçükken tanrıyı kızdırmayı hiç istemezdim, beni kulaklarımla cezalandırabileceği ihtimalinden ötürü.
Melodileri ve sesleri duyamamak acı bir ceza olsa gerek.
Sokaktan geçen bir insana aynı zamanda fakat iki farklı müzik eşliğinde bakarsanız ezgilerin gücünün farkına varabilirsiniz.
Birinde elleri cebinde kendini sokaklara bırakmış bir insan görürsünüz diğerinde ise isyankar ve agresif bir genç ya da hayatı bütün olumsuzluklarına rağmen iyi benimsemiş ve kendini mutlu kılmış bir insan.
Ritim, bütün bakış açılarıyla oyuncak gibi oynayabilir.
Ve çoğu kez farkında olmasak da her bir şarkıyı bir zat için ya da bir anı uğruna dinleriz.
İçten içe o şarkıyı onu düşünerek dinler ve sözlere kulak veririz.

Aylar hatta yıllar sonra farklı bir yerde aynı şarkı yeniden kulaklarımıza geldiği vakit onu bir zamanlar yok yere çok sevdiğimizi hatırlarız, o günlere geri döner ve o günün heyecanına tekrar tanık oluruz. Bu yüzden çoğu dizeler kutsaldır.
Ya da şarkı içindeki bir söz hayatınızı ve düşüncelerinizi özetlemeye yeter.
Aynı Pinhani’nin ‘’ O her zaman gülen yüzün, bazen hüzünlü bir şarkıdır ‘’ sözü gibi.
Hatta sizin şahsi düşüncelerinizi başka başka adamların böylesine güzel özetleyebilmesi şaşırtır sizi.
Yazarlar insan yaratan insanlarsa, sanatçılar da çoğu duygunun ortaya çıkış sebebi ya da o duyguların pekişmesi, hatırlanması görevindeki insanlardır.
Bir şarkı size tanrıyı da sevdirebilir, sevdiğinize de küstürebilir.
Sevdiğimiz bilmez ki bütün gün karşısında somurtarak oturmamızın sebebi onun varlığı değil de bizim sabahleyin dinlediğimiz ayrılık şarkısı sonrası kendi ilişkimizin de öyle biteceği paranoyasına kapılmış olmamız olduğunu.
İşte şarkılar, melodiler ve sözler böylesine ilginç şeylerdir.
Ve müzik, her şeydir…

Hiç yorum yok: