19 Mayıs 2009 Salı

Güneş Tanrisi


Tamam, şimdi tanrı güneş olsun. Tek ve tam bir tanrı olduğu gibi aynı şekilde de tek bir güneş vardır.

Aynı güneşin aynı etten kemikten olan insanlara farklı gelişi gibi tanrı kavramı da farklı algılanmış ve bakış açılarına ya da o zamanların yaşantılarına göre değişik inançlar ortaya çıkmıştır.
Aynı güneşten insanlar korunmak için gözlükler takıyor, onun olağanüstü görüntüsünün tadını çıkartmıyor, onu doğurmuyor ya da batırmıyor hatta ondan hoşnut değiller ve gene aynı güneşin doğuşuyla beraber güne güneş ışınları altında dans ederek başlayan bilgeler mevcut.
Ferrari’sini Satan Bilge adlı kitaptaki şu meşhur Sivana Bilgeleri’nden bahsediyorum.
Ve o bilgelerden yola çıkarak insanların var olan çoğu şeyde birbirleriyle çeliştiklerinden…

Herkesin yaşadığı toplumda ortak olarak belirlenen bir dini seçmesi ve bu dinin diğer genel dinlerden ayrılması aslında iyi bir şey değil fakat yazımın sonunda belirteceğim /önceki sayfalara bakınız/ bir düşünceme/teorime göre kurtarılabilir bir olaydır.

İslam diğer bütün dinlerin yanlışlıklarını kapatmak adına geldiyse neden bu önlemler en başında alınmadı da günümüzde hala yenileri çıkmakta olan inançlar türedi durdu? Tanrı her şeyi biliyor, her şeye kudreti yetiyordu ya yüzyıllar sonra kullarının onun yolladığı kitaplarda bile ayrılacağını hatta insanlar tarafından değiştirileceğini ve ortak bir inanç bulamayacaklarını kestiremedi mi?
Yoksa yüzyıllardır süren bu kaosun sahibi ve ortaya çıkış kararını veren de mi kendisi? Dogmatik inançlardan kopup en doğru dini bulmamızı isteyen ve sessizliğini korumayı seçen zaten kendisi mi?
Yani her şey ama her şey zaten hiçbir şeyin bile olmadığı zamanlarda planlanmış mıdır?

Lafı uzatıp da kelime oyunu yapacak değilim, Bilgelerin hayatındaki güneşin yeri ve önemi konusundaki verdiğim örnekle demek istediğim şudur ki aynı güneşin bile aynı etten kemikten olan insanlara farklı yansıması durumu varken tanrı kavramının da değişik şekillerde ele alınması beklenmedik bir şey değildir.


Hiç yorum yok: