7 Ekim 2008 Salı

Şehir Sevmez Geceleri!

Şehir geceleri ve karanlığı sevmez.
Bu yüzdendir uykularımızı gecelere saklamamız.
Güneşin de dinlenmesi bittikten sonra, başlar yeniden karanlığı aydınlatmaya.
Işığın kokusunu alan herkes bir bir uyanır.
Yattıkları yer onları farklı bireyler haline getirmez.
Terk edilmiş kuytu bir sokağın bankında da yatılsa, üstünde kuş tüyü yastıkların bulunduğu kocaman bir yatakta da yatılsa, karanlık ve sessizlik çöktüğü vakit başlar rüyalar.
Şehir geceleri ve karanlığı sevmez.
O vakit son sigaralar içilip, günün ilk sevişmeleri başlar.
Sevişmelere heyecanı ne sevgi ne de şartlar katar.
Karanlık ve sessizliktir sevişmeleri böylesine güzel ve gizemli kılan.
Bundandır insanların geceleri ya çok sevmesi ya da böylesine nefret etmesi.
Onlar, yalnız başlarına yataklarında hayalleriyle yatarken, bilirler başkalarının her gece hayallerindeki partnerle deliler gibi seviştiğini.
Onlardır gecelerin efendileri.
Başkaları karanlıkta rüyalarını görürken, onlar hayallerini yaşarlarlar.
Bundandır dualarımızı ve sitemlerimizi gecelere bırakmamız.
Şehir sevmez böyle yakarışları.
Kapatır perdelerini, uykusuna bakar.
Yıldızlar neden geceleri ortaya çıkar sanıyordunuz?
Gece, karanlık ve sessizlikle fısıldayarak yapacakları koyu bir sohbet için tabii.
Işıkları, güneşi ve sevişmeleri bir kenara bırakırsak, duyabiliriz gecelerin melodilerini.
Şehir bu yüzden sevmez geceleri.
Kıskanır yıldızların, karanlıkla yaptıkları sohbeti...

Hiç yorum yok: